2 Ağustos 2012

Seni yerlerde göklerde bulamazlarken
Bende gizli olduğunu sezenler olmuş
Umudummuymuşsun yüreğimde..
Kımıl kımılmışsın bileklerimde

3 Ağustos 2011

KİBRİT ÇAKIYORSUN KARANLIKTA

Kibrit çakıyorsun karanlıkta
badem çiçeklerini görmek için
Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift
sarnıç gemisi gözlerin
Bir iş açacaksın sen başımıza
yangın mı olur artık, bahar mı?

19 Ekim 2010

Başarının Düşmanları

Kendini zafer duygusuna kaptırmak: Bu duygu başarının, zaferin kazanıldığı en parlak günlerde ortaya çıkar. Yönetici tam rahatladığı dönemde, zaferinin keyfini çıkaracağı günlerde bazı ayrıntıları gözden kaçırabilir. Başarı sarhoşluğu döneminde ihmal edilen aksaklıklar zamanla büyüyüp şirketin pazar payını düşürür.


Kişiselleştirme: Şirkette art arda büyük, önemli başarılar kazanan yönetici bir süre sonra tüm kazanımların kendine ait olduğuna inanır. Herkesin özendiği kişi artık eskisi gibi sisteme, bilimsel çalışmalara önem vermez. Sonunda başarısızlık kapıyı çalmaya başlar.

Yükselme hırsı: Belli başarı dönemlerinden sonra yönetici kadrolarda işlerin kendi beceri ve yetenekleri sonucu elde edildiğini düşünür ve inanır. Herkesin peşinde olduğu başarı formülünü ele geçirdiğini düşünen yönetici ufukta yeni başarılar görmek ister. İş hayatının beklenmedik fırtınaları koptuğunda enginlere açılan yönetici tek başına ve çaresizdir. Duygu ve düşüncelerindeki yükselme hırsını denetleyemeyen yöneticinin kaçınılmaz sonu düşüş olabilir.

Aşırılık düşüncesi: Büyük şirketlerde gösteriş ve debdebenin işin parçası olduğuna inanan yönetici, gösterişli, lüks bir hayat sürmeye başlar. Gözler önündeki değişim kıskançlığa, iç çekişmelere neden olabilir. İç çekişmeler oluşmaya başlarsa yöneticileri gerçek hayattan, çalışanların sıkıntılarından ve tüketicilerin isteklerinden koparabilir. Yükselme hırsı olan aday “Nasıl daha iyi yaşayabilirim?” programı yapar. Aşırılığın pençesindeki şirket düşüşe geçebilir.

Güç dengesi: Tepe noktaya gelen kişi kendini, verilen olanaklarla en tepede görür. O her şeydir, öyle güçlüdür ki neredeyse hasta bile olamayacaktır. Kimse ona karşı çıkamayacaktır, kimse hayır diyemeyecektir. Böylece tek ve tepede olduğu için arkadaşlarından, gruptan kopabilir, kendine yönelir. Aynı statüde kalmazsa düşüş nedeniyle ağır travma yaşar.

Psikolog Dr. Işın AKI

11 Ekim 2010

Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede..
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta...
Gel Git’lerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin?..
“Hüzün olgunlaştırır” ...
“Kaybetmek sabrı öğretir”...

27 Eylül 2010

MÜŞFİK KENTER'DEN

Yalniz Olanlara;


Ask bir kelebek gibidir,pesinden kostukça hep senden kaçar..... En iyisi birak uçsun, inan ki hiç beklemedigin bir anda gelip omzuna dokunuverir... Ask mutlu eder, bazen de üzer ama ask özeldir, askini hak eden birine sunarsan eger..
Sevgilisi Olanlara;
Askin amaci birileriiçin "mükemmel insan" olmak degildir,seni mükemmellige en çok yaklastiracak insani bulmaktir..
Capkinlara;
Sevmedigin birine asla "seni seviyorum" deme.. Içinde olmayan duygulardan varmis gibi sözetme.. Kimsenin hayatina kalbini kirmak için girme.. Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme,cünkü birine verebilecegin en büyük aci, asik olmadigin birini kendine asik etmektir...

Evli Olanlara;
Seven insan "senin hatan" yerine "özür dilerim" diyendir... "neredesin" yerine "ben buradayim" diyendir.. "nasil yaparsin" yerine "niye yaptigini anliyorum" diyendir.. ve ask "keske" yerine daima "iyi ki" diyendir...

Kalbi Kirik Olanlara;
Kalp yarasi siz kanatmaktan vazgeçinceye kadar sürer ve ilaci bu aciya alismak degil, ondan ders çikarabilmektir.

Asik Olmaktan Korkanlara;
Aska düs ama tökezleme,anla ama bekleme, paylas ama isteme,yaralan ama asla aciyi içinde büyütme...

Sevdigini Fazla Sahiplenenlere;
Sevdiginin bir baskasiyla mutlu oldugunu görmekten daha aci bir sey varsa,o da sevdiginin seninle mutsuz oldugunu görmektir..

Askini Itiraf Etmeye Cekinenlere;
Sevdiginden ayrilinca ask aci verir,sevdigin seni terk edince daha da çok aci verir ama en acisi, onu ne kadar sevdigini bilmesine hiç firsat vermemektir..
Dönmeyecek Birini Hala Bekleyenlere;
Hayatin en hüzünlü ani, deli gibi sevdigin insanin buna hi degmedigini gördügün andir ve en büyük kaybin onun için harcadigin yillardir...Senin askini su gün hak etmeyen, bilki 10 sene sonra yine haketmeyecektir. Birak, gitsin...

25 Eylül 2010

CEM ADRİAN - ANLADIM

Anladim, hersey bitiyor
Her seferinde yine ask kaybediyor bizi
Anladim, herkes gidiyor
Her seferinde yine cok acitiyor bizi
Gözlerine bir bak, nasilda parlak
Beni ugurlarken yine yüzüme böyle bak
Gözlerime bir bak, nasilda islak
Bana hoscakal derken, onlara iyi bak
Aglamadan, aglatmadan gitmelisin simdi burdan
Yagmurlardan rüzgarlardan hesap sor bu sokaklardan
Gitmelisin simdi…
Sevgilim, sevgilim
Anladim, hersey bitiyor
Her seferinde yine ask kaybediyor bizi
Anladim, herkes gidiyor
Her seferinde yine cok acitiyor bizi
Gözlerine bir bak, nasilda parlak
Beni ugurlarken yine yüzüme böyle bak
Ellerime bir bak nasilda ufak
Bana hoscakal derken onlara iyi bak
Aglamadan, aglatmadan gitmelisin simdi burdan
Yagmurlardan rüzgarlardan hesap sor bu sokaklardan
Aglamadan, aglatmadan gitmeliyim simdi burdan
Yagmurlardan rüzgarlardan hesap sor bu sokaklardan
Sevgilim…

22 Eylül 2010

SMS İLE ROMAN YAZAN KIZ 15 YAŞINDA! :)

Japonya'da 15 yaşındaki kız, cep mesajları atarak yazdığı romanın satışından 611 bin dolar kazandı
Teknolojinin en yakından takip edildiği ülkelerden Japonya'da 15 yaşındaki bir kız çocuğu, cep telefonu aracılığıyla yazdığı romanla 611 bin dolar kazandı. 

Disney'in ünlü çocuk klasiği Bambi'deki bir karakter olan "Bunny" takma adıyla yazan kızın edebiyata ilgisi, internette cep telefonu ile ücretsiz mesajlar gönderilerek hikâyeler yazılmasına olanak sağlayan bir internet sitesini keşfetmesiyle başladı. Bunny, "Yazmak kısa sürede benim için bir tutkuya dönüştü. Yemek yerken, dinlenirken, ders aralarında, kısaca bulduğum her boş vakitte Kurt Çocuk ve Doğal Kız isimli romanımı yazmaya devam ettim" dedi. 

YENİ KİTABA BAŞLADI 

Kitabı 110 bin satmasına rağmen, kimliğini açıklamayan Bunny, şimdiden bir sonraki kitabını yazmaya başladığını söyledi. Japonya'da keitai adı verilen ve cep telefonundan gönderilen mesajlarla yazılan kitaplar eleştirmenlerin tepkisini çekse de her geçen gün daha popüler hale geliyor.

18 Eylül 2010

DEMİN

Kasvet, elinde bir paslı makas, 
İstanbul'un asma köprülerini kesti. 
Sevdamızın ipinde cirit oynayan cambaz 
Şimdi bir kör satırdır içimizde. 
Ha düşer, 
Ha düşer, 
Ha düşer... 
Başımızın üstünde demin gülüp duran gökyüzü 
Yedekte bir salapurya şimdi



CAN YÜCEL

17 Eylül 2010

NİL KARAİBRAHİMGİL / GİTME YOKSAA :)

Gitme yoksa içerim bütün uyku haplarını
Sonra karıştırırsın ruh kitaplarını
Bir mektup yazarım hep seni sevdimle biten
Sonra artık hesap et bir daha olur mu hiç neşen
Gitme yoksa atlarım en yakın köprüden
Hafızaya gerek yok bu olur tek hadisen
Gitme yoksa katlederim bizim yan komşuları
Sonra polise derim öldürmüş masumları

Gitme dünyam dönsün dönsün
Dünyam dönsün dönsün
Ben hiç kimse ölsüm mölsün istemem

Gitme yoksa düşer yolum kiralık katillere
Sonra vurup durursun ıssız sahillere
Gitme yoksa adım geçer akşam haberlerinde
Git gide yaşlanırsın bir akıl hastanesinde

Gitme dünyam dönsün dönsün
Dünyam dönsün dönsün
Ben hiç kimse ölsüm mölsün istemem

Gitme gitme
Gitme terketme, terketme gitme
Gitme gitme gitme
Gitme terketme, terketme gitme
Gitme istemem
 
bugünde bu şarkıya taktım hadi bakalımm ben bi şarkıda bukadar eğlenmedim hiç :) yeerli dizilerden beter aşk var, dram var, tehdit zaten varr :) bide eğlenceliii!!

6 Eylül 2010

NEDEN HAYIR TAYYİP ANLATMIŞ

Cumhuriyet yazarı Ali Sirmen, bugün köşesinde referandumda vere...ceği oyu açıkladı. Kendisinden bekleneceği üzere "Hayır" oyu verecek olan Sirmen'in yazısında ilginç olan şey ise Sirmen'in Hayır gerekçesini
Tayyip Erdoğan'dan almış olması.

Eşinin okuduğu ve bunu yaz dediği, Erdoğan'ın bir açıklamasını köşesine taşıyan Sirmen, yazısında neden "hayır" vereceğini şöyle anlatıyor.

Son zamanlarda, artık "evet mi hayır mı?" sorularından bıkmaya başlamıştım ki, Mine cumartesi günkü gazetelerden birinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir açıklamasını okudu ve hemen buyurdu:
- Her şeyi açık açık anlatıyor. Sen de bunu yaz da herkes görsün!
Bir köşe yazarı, karısı yaz deyince, yazmaktan başka ne yapabilir ki? Ben de yazıyorum.
Bakın Tayyip Erdoğan perşembe günü katıldığı iftar yemeğinde ne demiş:
"İnanın ayaklarımızda pranga var. Biz prangaları çözemediğimiz sürece, sizler belki dışarıdan zannediyorsunuz ki, parlamentonun yüzde 65'ine sahipsin çöz de git! Neyi çözüyorsun?
Türkiye'de parlamentonun da, yürütmenin de üzerinde bir yargı gücü var. Seni engelliyor. Ben bugün vali ataması yapamıyorum. Seni engelliyor. Atadığım valiyi geri iade ediyor aynı anda. 23 kere bir müdürü geri iade ediyor (geri iade ediyor denmez ama üslup Başbakan'ındır aynen koruyorum A.S.) Ben bir yürütme ve hükümet olarak, istediğim müdürü istediğim yere atayamazsam, istediğim valiyi istediğim yere atayamazsam, bu ülkede ben nasıl icrai faaliyet yapacağım? Halkın karşısına o mu geliyor, ben mi geliyorum?.. Yarın beni siz yargılayacaksınız, vatandaş yargılayacak. İyi yaptın kötü yaptın diye bana diyecek olan kim. Onlar halkın karşısına çıkmıyor ki, ben çıkıyorum halkın karşısına. Hesabı veren ben, ama gelip bana zulmeden de o. Bu böyle yürümez. Onun için bu anayasa değişikliğine evet istiyoruz."
***
Tayyip Bey'in 23 Nisan 2010 yılında koltuğunu sembolik olarak küçük bir çocuğa bırakırken söyledikleri de şuydu:
- Artık mühür sende, ister asarsın, ister kesersin!
Tayyip Bey'in bu iki konuşması 12 Eylül'de anayasa referandumunda neden hayır oyu vereceğimi gayet iyi açıklıyor.
Görüyorsunuz Tayyip Bey kendi sözleriyle açıklıyor ki, 12 Eylül oylamasının asıl gerekçesi kendi astığı astık, kestiği kestik yönetiminin önündeki yargı engelini kaldırmak. Tayyip Bey'e bu açık sözlü konuşmasından dolayı çok teşekkür ederiz. Bütün aldatmacaların ardında, gerçek niyetin ne olduğunu şimdiye dek hiç kimse, bu kadar net bir biçimde anlatamamıştı.
Teşekkürler Tayyip Bey! "Hayır"ın en güzel en açık gerekçesini bizzat siz verdiniz.
Neden HAYIR a mükemmel açıklama,,, Cumhuriyet yazarı Ali Sirmen, bugün köşesinde referandumda vereceği oyu açıkladı. Kendisinden bekleneceği üzere "Hayır" oyu verecek olan Sirmen'in yazısında ilginç olan şey ise Sirmen'in Hayır gerekçesini Tayyip Erdoğan'dan almış... olması. Eşinin okuduğu ve bunu yaz dediği, Erdoğan'ın bir açıklamasını köşesine taşıyan Sirmen, yazısında neden "hayır" vereceğini şöyle anlatıyor. Son zamanlarda, artık "evet mi hayır mı?" sorularından bıkmaya başlamıştım ki, Mine cumartesi günkü gazetelerden birinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir açıklamasını okudu ve hemen buyurdu: - Her şeyi açık açık anlatıyor. Sen de bunu yaz da herkes görsün! Bir köşe yazarı, karısı yaz deyince, yazmaktan başka ne yapabilir ki? Ben de yazıyorum. Bakın Tayyip Erdoğan perşembe günü katıldığı iftar yemeğinde ne demiş: "İnanın ayaklarımızda pranga var. Biz prangaları çözemediğimiz sürece, sizler belki dışarıdan zannediyorsunuz ki, parlamentonun yüzde 65'ine sahipsin çöz de git! Neyi çözüyorsun? Türkiye'de parlamentonun da, yürütmenin de üzerinde bir yargı gücü var. Seni engelliyor. Ben bugün vali ataması yapamıyorum. Seni engelliyor. Atadığım valiyi geri iade ediyor aynı anda. 23 kere bir müdürü geri iade ediyor (geri iade ediyor denmez ama üslup Başbakan'ındır aynen koruyorum A.S.) Ben bir yürütme ve hükümet olarak, istediğim müdürü istediğim yere atayamazsam, istediğim valiyi istediğim yere atayamazsam, bu ülkede ben nasıl icrai faaliyet yapacağım? Halkın karşısına o mu geliyor, ben mi geliyorum?.. Yarın beni siz yargılayacaksınız, vatandaş yargılayacak. İyi yaptın kötü yaptın diye bana diyecek olan kim. Onlar halkın karşısına çıkmıyor ki, ben çıkıyorum halkın karşısına. Hesabı veren ben, ama gelip bana zulmeden de o. Bu böyle yürümez. Onun için bu anayasa değişikliğine evet istiyoruz." *** Tayyip Bey'in 23 Nisan 2010 yılında koltuğunu sembolik olarak küçük bir çocuğa bırakırken söyledikleri de şuydu: - Artık mühür sende, ister asarsın, ister kesersin! Tayyip Bey'in bu iki konuşması 12 Eylül'de anayasa referandumunda neden hayır oyu vereceğimi gayet iyi açıklıyor. Görüyorsunuz Tayyip Bey kendi sözleriyle açıklıyor ki, 12 Eylül oylamasının asıl gerekçesi kendi astığı astık, kestiği kestik yönetiminin önündeki yargı engelini kaldırmak. Tayyip Bey'e bu açık sözlü konuşmasından dolayı çok teşekkür ederiz. Bütün aldatmacaların ardında, gerçek niyetin ne olduğunu şimdiye dek hiç kimse, bu kadar net bir biçimde anlatamamıştı. Teşekkürler Tayyip Bey! "Hayır"ın en güzel en açık gerekçesini bizzat siz verdiniz.

5 Eylül 2010

EĞLENCELİ MUMLAR

                                                                                        

ister üfleyerek yakın, ister elinizi çırparak. Elektronik mumlar özel led teknolojisi ile mum ışığını aynı şekilde simule eder.Gece lambası olarak kullanabilirsiniz. Mumların yanması için içine doğru üflemeniz veya ellerinizi çırpmanız yeterlidir. Söndürme işlemi de aynı şekilde gerçekleştirilir.
Gizli açma kapama düğmesi ile evde uzun süre olmayacağınız zamanlar çalışma mekanizmasını tamamen kapatabilirsiniz.
Açık konuma getirdikten sonra mumu yakmak ve söndürmek için, muma doğru üflemeniz veya ellerinizi çırpmanız yeterlidir.
Üzerindeki siluetler ile şık bir ışıklandırma sağlar. çok zevkli ve mum ışığında oturmanın romantikliği ve eğlenceli şekillerin duvara yansımasının eğlencesi birarada :) bu ürünü www.hediyefabrikasi.com da gezinirken buldum gerçekten çok güzeller değilmii :)

25 Ağustos 2009

YALANMIŞ!

Kulağımın içi kaşınıyor....
Felaket.....
Önce azar azar başlıyor kaşıntı,geceleri...
Sonra artıyor.Kaşımak da bir zor ki kulağın içini...
Bir türlü geçmiyor. 'Ne yapsam acaba?' diyorum.
Günler geçtikçe daha da artıyor......
Doktora gitmeye kararveriyorum.....
Arkadaşlarıma soruyorum...
'Tanıdığınız iyi bir kulak burun boğazcı var mı?' diye. 'N'oldu ki?'diye soruyor arkadaşlarım.'Kaşınıyor kulağım' diyorum. 'Uyuyamıyorum geceleri, kulak kaşınmasından!'Bir doktorun adını söylüyor bir tanesi.... 'Çok iyi doktordur' diyor. 'Kimsenin çözemediğini çözer, iyileştiremediğini iyileştirir.'
Gidiyorum doktora.Gözlüklü, şirin bir amca... Elinde bir büyüteç, kulağıma bakıyor....Şaşırıyorum önce. 'İçinde kaşıntı var' diyorum.'Öyle büyüteçle ne anlayacaksınız ki?'..........'Yok' diyor, 'Ben çoktan anladım ne olduğunu da, şimdi daha iyi görmek için bakıyorum.'.........
'Nedir?' diyorum doktora.
'Eski sözler kaçmış kulağınıza' diyor....
'Nasıl yani?' diyorum......
'Kimin sözleri?'.....
'Bakacağız' diyor....
Sonra bir alet çantasından kocaman, ucu ince, cımbıza benzer bir alet çıkarıyor...
'Yan durun. Kıpırdamayın' diyor bana....
Biraz irkiliyorum.'Eski sözler' diyorum, 'Ha?'.................
Cımbızın ucu kulağımagiriyor, canımı acıtmıyor nedense....
'Bir erkek sesi bu' diyor.... Sanki bir uğultu duyuyorum.
Cımbızı çıkarıyor kulağımdan.
'Yalan kaçmış kulağınıza!' diyor.... doktor.
Yalana bakıyorum.Küçücük bir şey gibi gözüküyor.
'Vay be!................ Günlerdir kulağımı kaşındıran bu muymuş?Hangi yalan peki?' diyorum.
'Durun, bekleyin' diyor doktor.
'Dikkatli olmamız lazım. Tekrarkulağınıza kaçabilir.Önce şu deney tüpünün içine koyalım. Sonra serbest bırakırız.
'Yalanı tüpün içine koyuyor....
Kapağını da kapıyor tüpün....
Serbest kalıyor yalan.
'Seni seviyorum'
diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden......
'Yalanmış ha?' diyorum.
Kulağım bile anlamış,
kalbim hala anlamıyor....

İclal Aydın

6 Ağustos 2009

YALIN Kİ SEN

Hazırlanmış bir yere gidiyor gibisin
Benim her yerde elim kolum var
Bilmez misin yüzüm düşmüş
Kaç gündür
Düşünüyorum
Tenhalaştı kahvaltılarımız
Bomboş bakıyoruz artık
Bir bildiğin var da susuyor gibisin
Ki sen benim gözyaşlarımı da gördün
Sen benim ilk aldığım güldün

Heyecanını kaybetmişsin
Yok inancını kaybetmişsin
Doya doya sarmamışım
Bize çok günah etmişsin

Hazırlanmış bir yere gidiyor gibisin
Benim her yerde elim kolum var
Bilmez misin yüzüm düşmüş
Kaç gündür düşünüyorum
Tenhalaştı kahvaltılarımız
Bomboş bakıyoruz artık
Bir bildiğin var da susuyor gibisin

Ki sen benim gözyaşlarımı da gördün
Sen benim ilk aldığım güldün
Heyecanını kaybetmişsin
Yok inancını kaybetmişsin
Doya doya sarmamışım
Bize çok günah etmişsin
Heyecanını kaybetmişsin
yok inancını kaybetmişsin
Doya doya sarmamışım
Bize çok günah etmişsin

Ki sen benim gözyaşlarmı da gördün
Sen benim ilk aldığım güldün..

Heyecanını kaybetmişsin
Yok inancını kaybetmişsin
Doya doya sarmamışım
Bize çok günah etmişsin

Doya doya sarmamışım
bize çok günah etmişsin...

Yalin - Ki Sen - 2009 Yeni Video Klip
by MusicTimee

24 Temmuz 2009

ANSIZIN

Gece geçer yar geçmez, ahh
Yol bana sevda kime
ayrılık zehirli bir hançer
Saplanır yürüğime
Belki bugün belki yarın ansızın tutacaktım ellerinden
belki bugün belki yarın ansızın ellerinden
Belki bugün belki yarın ansızın tutacaktım ellerinden
belki bugün belki yarın ansızın gitmeseydin...

12 Temmuz 2009

GERİ DÖNMEK!

can parçam
söyle şimdi ne haldesin
bıraktığım gibi misin?
yoksa başka eldemisin?
dönsem diyorum bir kıyamet zamanı
dönmek zor..
dön desen
demen çok zor...

6 Şubat 2009

CEM ADRİAN - SONBAHAR

düştü elleri içimdeki boşluğa,
su titredi, yaprak oynadı dalında.
kesti elimi yüzündeki kirpiği,
kalbimde bir çiçek açtı.. yine...

bir rüya olmalı gördüğüm,
gördüğüm bir rüya olmalı,
belki de belki de hiç uyandırmamalı...
sonbahar sonbahar olmalı,
sebebi sebebi sonbahar,
sonbahar sonbahar..
korkmuyorum hiç !

başla hadi!
sar karanlığına beni,
al en derinine hadi!
sar bikere sar bikere!

başla hadi!
vur yalnızlığınla beni,
yerden yere yerden yere hadi!
vur bikere vur bikere!

başla! yıka yağmurlarında beni,
ıslat yine ıslat yine hadi ağlat!
kaybet kaldırımlarında beni,
yürüt yine üşüt yine hadi!

korkmuyorum!
korkmuyorum!

22 Ocak 2009

KELEBEK

Nev yeni albüm çıkarmış!!!! :)
Nevin şarkılarını çok beğenerek dinleyen biri olarak çoookkk sevindim!
Bide bu aralar en sevdiğim böceğin kelebek olduğuna karar vermişken cem adrianın kelebek şarkısını bağara bağara 'BEN BİR KELEBEĞİM' diye söylerken nev'in yeni albümünden ilk dinlediğim şarkısı kelebek olduu:)) işte sözleri:

Nev - Kelebek
Sen boşver onları uç gönlünce
Onların hiç kanatları olmadı ki...
Kelebek...Ooo...Kelebek...Ooo...

Açar mı kanatların bir gün yine?
Kelebek kaç gün var geriye?
Kısacık ömür yeter mi onca hayale?
Gücenme dünya hali böyle..

Sen boşver onları uç gönlünce
Onların hiç kanatları olmadı ki...
Sen boşver onları uç kendin gibi kelebek gibi...
Onların ruhu böyle rengarenk değil saf ve tertemiz

Kelebek sen uç hep gönlünce...
Kelebek sen uç hep gönlünce...

Sen boşver onları uç gönlünce
Onların hiç kanatları olmadı ki...
Sen boşver onları uç kendin gibi kelebek gibi..
Onların ruhu böyle rengarenk değil saf ve tertemiz...

Kelebek sen uç hep gönlünce...
Kelebek sen uç hep dokunmasınlar kanatlarına dökülür ya pulların
Unutma sen kelebeksin, ben seni öyle sevdim.
Bir asi rüzgardın da kıyamadım dokunmaya
Sen demiştin ya giderken
Ah kelebek seni hep seveceğim...

10 Ocak 2009

İç Sesimizin Tonunu Annemizin Sesi Söylüyor



Çocuklar konuşmaya ilk başladıklarında yapacaklarını tek tek ifade ederler. ‘Kamyonu alıyoruz, oyuncağı üzerine koyuyoruz’ gibi. Bir süre sonra bu konuşmalar yok olur.
Yaşamımızdaki ilk konuşmalar anne ve yakın çevrenin etkisiyle oluşuyor. Dr. Ferahim Yeşilyurt’a göre, eğer endişeleri nedeniyle korumacı bir anne yanında büyüyorsanız, çevresel konuşmalar bu doğrultuda oluşuyor.
Karamsar bir anneniz varsa siz de olaylarla ilgili karamsar konuşmalar yapmaya başlarsınız. Bir süre sonra ise bu iç konuşmalarınızı başkaları duyamaz. Ama kendi içinizde devam eder gider.
Çocukken anneniz izin vermemesine rağmen bardaktan su içmeyi istediniz. Suyu içerken bardak elinizden kaydı ve yere düştü. Yerlere su ve cam parçaları dağıldı. Eğer anneniz “Aptal çocuk seni. Sana söyledim değil mi içemezsin diye, ortalığı berbat ettin” biçiminde konuşursa siz de bu konuşma tarzından etkilenirsiniz.Anneniz olaya daha sakin de yaklaşabilir. “Şimdi içemiyorsun ama biraz büyüdüğünde tek başına bardaktan su içebilirsin” biçiminde konuşursa daha umutlu bir konuşmayı öğrenmiş olursunuz.

9 Ocak 2009

Yine Sana Dair

Sende, ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
sende, ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
sende uzaklığı,
sende, ben, imkansızlığı seviyorum.

Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
ve bir avcı istihasıyla etini dişlemek senin.
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
fakat asla ümitsizliği değil..

8 Ocak 2009

Eurovision Şarkısının Şarkı Sözleri

Baby you’re perfect for me
you are my gift from heaven
this is the greatest story of all times
we met in like in a movie
so meant to last forever
and what you’re doing to me
feels so fine
angel I wake up
and live my dreams
endlessly
crazy for you
can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute
feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute
feels like there’s no way back
baby i read all answers
in your exotic movements
you are the greatest dancer of all times
you make me feel so special
no one can kiss like you do
as it is your profession
feel so fine
angel i wake up and live my dreams
endlessly
crazy for you
can you feel
the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute
feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute
feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart
can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute
feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute
feels like there’s no way back
always out it like it no minute
feels like there’s no way back
always out it like there’s no minute
feels like Düm Tek Tek..

6 Ocak 2009

İŞTE BÜYÜK AŞK :)


7 ve 6 yaşındaki minik aşıklar evlenmek için Afrika'ya gitmeye kalkıştı! Bakın neler oldu... Almanya'da biri 7, diğeri 6 yaşında iki küçük aşık, son derece "romantik" bir fikirle, "sıcak bir balayı için" Afrika'da evlenmek üzere yola çıkmalarının ardından, Hannover tren garında yakayı ele verdi.
Alman polisinin açıklamasına göre, yılbaşı gecesi dul babasının yeni birlikte yaşamaya başladığı kadının iki kızından 7 yaşındaki Anna-Lena'ya gönlünü kaptıran 6 yaşındaki Mika, sevgilisini "sıcak Afrika'da evlenmeye" ikna etti. Boşanmış ailelerin çocukları olan iki minik aşık, Anna-Lena'nın 5 yaşındaki kız kardeşi Anna-Bell'i de şahitlik yapmak üzere yanlarına alarak, 1 Ocak sabahı güneş gözlüğü, plaj eşyaları ve kıyafetleri koydukları valizleriyle yola düştü. Langenhagen'daki evlerinden aileleri uyurken erkenden yola çıkan çocuklar, yaklaşık bir kilometre yürüdükten sonra havaalanına gitmek üzere Hannover tren garına giden tramvaya bindi.
Tren garında küçük çocukları fark eden demiryolu görevlilerinin polisi uyarması üzerine iki polis memuru, minik aşıkları ve şahitlerini, parasız ve uçak bileti olmaksızın Afrika'ya gidemeyecekleri konusunda ikna ettikten sonra gardaki karakola götürdü. Aileleri bulunan çocuklar, anne babalarına teslim edildi. Minik aşıklar, "projelerini daha sonra gerçekleştirmek istediklerini" belirtti.

5 Ocak 2009

ÖYLE BİRİNİ BULUN Kİ!!!

Öyle birini bulun ki;
Size içten bir şekilde güzel olduğunuzu söyleyen;
Sizin uykuya dalmanızı seyretmek için uyumayan;
Sizi alnınızdan öpen;
Size en zor anlarınızda bulutların üstüne çıkarmak isteyen;
Arkadaşlarının önünde elinizi tutan...

Öyle birini bekleyin ki;
Size durmadan size sahip olduğu için kendini şanslı saydığını
veya ne kadar önemsediğini hatırlatan;
Arkadaşlarına dönüp 'aradığım o...' diyen...

Öyle birini sevin ki...
Aşkın sevginin en güzelini yaşayın :)

24 Aralık 2008

Bağlanmayacaksın - Can Yücel

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...

20 Aralık 2008

REKLAMMATİK

Geçen bir arkadaşımdan bir mail geldi.Reklam izleyerek para kazanmak istermisin diye kim istemezki :)
Reklammatik diye bir site açılmış ne kadar süredir var bilmiyorum ama hemen üye oldum hem reklam izliyosun hem para kazannıyosun çok büyük meblalar değil ama hediyeler falanda var aman haftada bir bilgisayarda 2 reklam izleyince milyarlar vermelerini beklemiyordum zaten:) Neyse üye oldum, sitede sadece reklam izleyerek değil arkadaşlarınızı davet ederekte puan kazanabiliyorsunuz bizim gibi gününün yarısından fazlasını bilgisayar başında geçirenlerin haftada 10 dakikasını ayırıp para kazanmasıda güzel bişi tabi!Sonunda bilgisayar başında oturuyoruz diye en azından birileri bizi ödüllendiriyor :) Katılmak yada siteyi gezmek isterseniz davet linkime tıklamanız yeterrli :)))
davet linkim : http://secure.reklammatik.com/member_main.php?page=new_member_link&refererid=266984d55191957d539129df01687f16

Ofisinizde masanızın üzerinde sulamakla uğraşmayacağınız bir bitki arıyorsanız bu ürün tam size göre, güneş enerjisi ile yaprakları oynayan bu dost bitki görenleri şaşırtacak..
Bitkiniz tamamen çevre dostu gün ışığı ile çalışmaktadır, pilsizdir. Yaprakları dökülmez, bir gün ofise geldiğinizde onu ölü bulmazsınız, kısacası sizi eğlendiren sorunsuz bir bitki :)














16 Aralık 2008

SÖYLEYEMEDİM...

Düşlerde sevdim seni söyleyemedim
Sessiz öptüm nefesini söyleyemedim

Sana ben şiirler sözler büyüttüm
Sana ben baharlar yazlar büyüttüm
Sana ben hummalı gizler büyüttüm
Söyleyemedim

Şarkılar yazdım sana okuyamadım
Hep yanımdaydın oysa dokunamadım

Sana ben hayaller düşler büyüttüm
Sana ben gözümde yaşlar büyüttüm
Sana ben hummalı aşklar büyüttüm
Söyleyemedim...

5 Aralık 2008

ŞARAP ÜRETİCİSİYMİŞİM! :)

Az önce bir test buldum nette hemen merak duygularımı kabarttı hemen uyguladım bakın önceki hayatımda neymişim çok mükemmel bir hayatım yokmuş aslında ama güzel bi aşk hikayem varmışş en azından :)

Şarap Üreticisi

Bir önceki hayatınızda Güney Fransa’da üzüm bağları olan bir şarap üreticisiydiniz. Maddi açıdan varlıklı fakat bulunduğu çevreden hoşlanmayan biriydiniz. Bu nedenle sık sık kendi dünyanıza çekilir ve hayat üzerine bir filozof edasıyla düşünceler geliştirirdiniz. Hatta bu düşüncelerinizi yazıya döküp bir kitap halinde yayınlamayı bile düşündünüz fakat beklenmedik bir aşk macerası sizin hayata bambaşka bir gözle bakmanıza neden oldu ve daha önce yazdığınız ve düşündüğünüz herşey size yavan gelmeye başladı. Bu nedenle bu yazıları hiç bir zaman yayınlamadınız. Büyük aşkınızla hiç bir zaman evlenmediniz ama ömrünüzün sonuna kadar birlikte yaşayarak, hayatınızın tadını doya doya çıkardınız. Ölümünüzden sonra sevgiliniz sizin yazılarınızı evin bir köşesinde buldu ve her akşam sizinle konuşur gibi hissederek o yazıları tekrar tekrar okudu.